28 Ağustos 2013 Çarşamba

Şizofren Pontosun Anıları

Bugün günlerden cuma. Şu son günlerde çok sıkkınız. Galiba bu duruma havanında etkisi var. Ne zamandır hava sıcak ve nemli, gökyüzünde en son ne zaman bulut gördüm hatırlayamıyorum. Gündoğumundan günbatımına kadar bir tane bile bulut göremedik. Bu çok canımı sıkıyor veya canımızı sıkıyor tam emin değilim oda arkadaşım sabahdan beri pencerenin camından dışarıyı izliyor. Oda arkadaşımın ismi koray, garip görünüşlü biri kısa boylu, uzun saçlı, çekik gözlü, gözlüklü ve sportif bir vücudu var. Nedenini bilemiyorum ama birbirimizle pek anlaşamayız. Neden anlaşamadığımızı bilmiyorum. Aslında birkaç konuşmamızda birbirimize benzediğimizi anlamıştım ama İkimizde sürekli suskunduk. Galiba biz anlaşamıyorda değiliz. Galiba biz çok düşünüyoruz. Ne düşünüyoruz biz? Bence pekde bişey düşünmüyoruz biz. Koray uzun süredir suskun bi kez neler düşünüyorsun dostum dedim. O ise mırıldanarak ''neden yapmadım ki ?'' dedi anlam veremedim, sanırsam onunda sorunları var fazlada üstelemek istemedim çünkü sessizlik benimde işime geliyordu. Uzun süre boyunca düşündük, geçmişte yaptıklarımızı, neden geçmişte böyle şeyler yaptığımızı, eski sevgililerimizi, insanların bize neler dediğini hatta neler yaptığını, biz düşündükçe geçmişimizin karanlığında boğuluyorduk, biz düşündükçe geçmişizde ki o kötü dakikalar her seferinde galip geliyordu, biz galiba artık yaşadığımız o güzel anları hatırlayamaz hale gelmiştik, aslında bizlerde normal insanlarız ama neden geçmişe takıldık kaldık? Neden sürekli aynı anları sürekli düşünüp duruyoruz? Acaba normal değil miyiz biz? Galiba pekde normal değiliz, bu kafamı çok karıştırıyo düşünüyorum sürekli acaba ben normal miyim? Koray acaba ne düşünüyor?


Düşünmek bizi yordu. İkimizde artık yorgunuz. Artık düşünemiyorum. Evet biz korayla bugünde konuşmadık. Ben korayla konuşmak istemiyorum. Karşılıklı susup düşünmek istiyorum. Ama artık kafamda tek bir şey var oda bu sabah korayın yaşadıkları. Ben neden korayın yaşadıklarını düşünüyorum bilmiyorum ama korayı düşünüyorum. Aslında konuşmadan korayın neler yaşadığını nerden bilebilir sorusu var aklınızda. Galiba bu sabahı konuşup sizlere anlatmazsam aklımızdan çıkmayacak;

Her sabah olduğu gibi psikologun yanına gidiyoruz, psikolog bizleri odasına alıyor. Koray her zamanki gibi benden önce giriyor psikologun odasına. Bu sabaha kadar korayın psikologla konuştuğunu duymamıştım. Bu sabah farklıydı herşey koray gece boyunca uyumamıştı galiba sabah konuşacaklarını gece boyunca kafasında kurmuştu. Bu sabah ise:

- ''Biliyor musunuz? Ben bu gece düşündüm ve bir fikrim var daha doğrusu sizinle anlaşmak istiyorum.'' dedi koray.


Korayın ilk defa konuştuğunu gören psikolog şaşkındı ve -''Sen mi? Ama sen?! ... dedi psikolog şaşkın bir ifadeyle.
 

-''Lütfen bi dakika durun! İlk defa sizden bir şey istiyorum ve bu son olucak size söz veriyorum...'' durasadı koray, bence bu duraksama emin olmamasından kaynaklı değildi daha çok dediklerini ve olacakları düşünmekten kafası karışmıştı korayın. Bizim kafamız hep karışık. Biz galiba çok düşünüyoruz! Korayın gözleri dolmuştu ama sesi netti;

-''Ne olur her şeyi geri alın!'' O an bende psikologda anlayamamıştık korayı, ne demek istiyordu?

-''Baştan başlamak istiyorum!. Ne olur her şey yaşanmamış olsun!''

-''Götürun bunu odasına! Götürun gözümün önünden şunu!'' Psikolog biraz sert adamdı. 

Bende psikologla bu güne kadar hiç konuşmadım. Aslında fark ettimde biz birbirimize çok benziyoruz. Sanki koray benim bir parçam gibi hareket ediyor düşünüyor. Kafam karışık, anlam veremiyorum bu duruma. Biz nasıl bu kadar benzeye biliriz birbirimize nasıl olabilir bu? Ama ben bu cümleleri bi yerden biliyorum. Ama ben... ama ben anlayamıyorum nasıl olabilir korayı bu kadar yakından nasıl tanıyorum? Sanki biz bir bütünüz. Düşünmem lazım, düşünmem lazım...

Korayı en son koridorda gördüm. Onu odaya götüreceklerdi ama koray odada değil. Düşünüyorumda neden odada değil sanki artık bende eksiğim. Düşünüyorum ama bu işin içinden çıkamıyorum.

Oturdum korayın yatağına, pencereden dışarıyı seyrediyorum. Bugün hava soğuk gökyüzü ise bulutlarla dolu. Ben korayı düşünüyorum acaba oda beni düşünüyo mudur? Bi dakika ... ama ama yıllardır yağmur yağmıyordu. Yağmuru seyrederken aklıma şu cümleler geliyor:


Madem ki Bir kere Malubuz Ne etsek Ne eylesek Zayet Gayri Uzatmam sözü  Mademki Fetva Bize Ait Verin Basak Bağrımıza Mührü......


Yağmur çiseliyor,
korkarak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.


Yağmur çiseliyor,
beyaz ve çıplak mürted ayaklarının
ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.


Yağmur çiseliyor,
Serezin esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkânının karşısında
Bedreddinim bir ağaca asılı.


Yağmur çiseliyor.
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin çırılçıplak etidir.


Yağmur çiseliyor.
Serez çarşısı dilsiz,
Serez çarşısı kör.
havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü
Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.


Yağmur çiseliyor.


2 yorum:

  1. Şeyh Bedrettin Destanı ile bitirilmiş düşünmek olgusunun içinde boğulanların hikayesi. Tek bir konu bence gayet hoş bir şekilde işlenmiş. Yazılarının devamını bekliyorum Pontos.

    Ouroboros

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Düşünmek üzerine biraz düşünmek istedim biraz ee tabi nazım hikmetsiz olur mu? olmaz bence :)

      Pontos

      Sil